Dünyanın küresel biçiminden ve yeryüzü şekillerinden dolayı en az iki haberleşme noktasının birbirini görmesini sağlamak.
Fikir 1945 de Arthur C. Clarke tarafından ortaya atılmıştır.
Clarke 1945’te Wireless World Dergisi’nde yazdığı bir makalede Dünya’dan 35786 km uzaklıktaki bir yörüngede uyduların konumlandırılabileceği ve sinyallerin bu uydular üzerinden iletilebileceğini belirtmiştir.
Bu fikir pek çok araştırmacı ve bilim
insanının ufkunu açarak günümüz
uydu teknolojilerinin geliştirilmesi
için bir başlangıç oluşturmuştur.
1957 de Sputnik-1 ve Sputnik-2 uzaya gönderilen ilk uydu olmuştur.
Gerçek anlamda ilk aktif uydu Explorer-1, 31 Ocak 1958 de yörüngeye yerleştirilmiştir. Bu uydu ile dünyanın çevresindeki manyetik kuşaklar ölçülmüştür.
ABD başkanının ses kaydını tüm dünyaya dinleten uydu ise 19 Aralık 1958 de uzayda yörüngeye oturtulmuştur.
Günümüzde uydular aracılığı ile :
1.sesli iletişim,
2.faks,
3.meteoroloji araştırmaları,
4.uzaktan algılama
5.internet erişimi
gibi çok çeşitli hizmetler sağlanmaktadır.
Uydu ağları, karasal sistemlerden bağımsız olabildiklerinden, özellikle hiç bir alt yapının kalmadığı deprem gibi doğal afetler sonrasında daha büyük bir öneme sahiptir.
Uydular, yörüngelerinin şekillerine, ağırlıklarına, sağladıkları hizmetlere ve benzeri pek çok kritere göre sınıflandırılabilir. Yaygın olarak kullanılan bir sınıflandırma türü ise yeryüzünden olan yüksekliklerine göredir;
1.Alçak Yörünge Uyduları (Low Earth Orbit – LEO)
2.Orta Yörünge Uyduları (Medium Earth Orbit– MEO)
3.Yerdurağan Yörünge Uyduları
(Geostationary Earth Orbit-GEO)
LEO ve MEO uydulara aynı zamanda
Yerdurağan Olmayan Uydular
(Non-Geostationary, NGEO) da denilmektedir.
Ayrıca uydular, işlem kapasitelerine göre Araç üstünde işlem yapabilen (Yeni Nesil) ve yapamayan uydular(Eski Nesil) olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Eski Nesil Uydular :
Eski nesil uyduların araç-üstü işleme özellikleri bulunmamaktadır ve gökyüzündeki tekrarlayıcılar olarak görev yaparlar. Bu uydular “kıvrık boru” (bent-pipe) olarak da adlandırılırlar. Bu tip uydular, kullanıcı hattından (uplink) gelen sinyali yükseltirler, aşağı hat frekansına modüle ederler ve bu hat üzerinden gönderirler.
Yeni nesil uydular ise, daha karmaşık yapıdadır ve frekanslar arasında geçiş, uzayda yönlendirme yapabilme ve sinyalin yeniden üretimi gibi daha pek çok fonksiyona sahiptir. Uzayda yönlendirme yapabilme yetenekleri ile “gökyüzündeki ağ” fikrini oluşturmuşlardır.
Coğrafi koşullardan etkilenmemesi
Belli bir bölge içinde değil global mobil olmaları
Fiyat açısından uygunluk
Doğal afetlerden etkilenmemesi
Dezavantajları :
Fiyat açısından pahalı olması
Kurulum maliyetlerinin yüksekliği
Ses kalitesinde bozukluk ve ses gecikmesi
Uzaydaki Uydular Adlı Youtube Videosunu aşağıdan video olarak izleyebilirsiniz.
Kaynaklar:
http://www.emo.org.tr/ekler/fa1bff30e2eba01_ek.pdf?tipi=2&turu=X&sub
https://ab.org.tr/ab07/kitap/bayhan_alagoz_AB07.pdf