Sofraların baş tacıdır ekmek. Tarladan sofradaki yerini alıncaya kadar meşakkatli bir yolculuktur ekmeğin öyküsü.
Ekmeğin kabul gören en eski hikayesine göre; ilk insanlar su ile ıslatılmış ve kendi haline bırakılmış buğday kırmasında gözeneklerin meydana geldiğini görmüşler ve gözenekli kütleyi sıcak taşlar üzerinde pişirdikleri zaman lezzetinin iyi olduğunu anlamışlardır.Zahmetsiz taşınabilir olması ilk ortaya çıktığı tahmin edilen zamandan itibaren hızlıca dünyaya yayılmasını sağlamış ve bugün ekmek, dünyada en çok tüketilen besin maddesi olmuştur.
Bazı kaynaklar ekmeğin öyküsünün 30 bin yıl kadar önce başladığını iddia eder. İlk ekmeğin pişirildiği tarih olarak ise 12 bin yıl kadar öncesi yani Neololitik dönem gösterilir. Kesin bir tarih bilinemese de dünya mutfağında bu kadar çeşitle yer alan bir besinin çok eski zamanlardan bu yana olduğu aşikar.
Orta Doğu’da, Mısır’da ilk olarak yapıldığı düşünülen ekmek, zaman içerisinde dünyaya yayılır ve kimi kültürlerde maya kullanılarak kimilerinde ise mayasız yapılır. Temel madde olarak yalnızca buğday unu değil, karabuğday, mısır, pirinç, çavdar, arpa, darı gibi çok çeşitli malzemeler kullanılabilir.
M.Ö. 600’de Persler rüzgar değirmenini, M.Ö. 450 civarında Romalılar ise su değirmeni sistemini bulmuşlardır. Değişen sistemlerle ekmek üretiminin çeşitlenmesi ve üretim hızında artış sağlanmıştır. Farklı tahılların da kullanılmaya başlanmasıyla üretilen ekmeklerin yumuşaklık, kabarıklık derecesi de çeşitliliğe kavuşmuştur. Temel besinlerden biri hâlini almaya başlayan ekmek, kültürden kültüre farklılaştığı gibi ,toplum içinde sınıfsal bir ayrıma da uğruyor. Örneğin Orta Çağ İngiltere’sinde ekmeğin aynı zamanda bir statü sembolü olduğunu görüyoruz. Üst sınıflar için daha beyaz, daha yumuşak ekmekler üretilirken alt sınıflara ise koyu renkli ekmekler üretiliyor.
Bu temel gıdaya endüstriyel dokunuş ise 20. yüzyılda olur. 21. yüzyılın ekmek üretiminde karakteristik özelliklerinden biri ise geleneksel ekmeklerin yeniden eski popüleritesini kazanması ve yeni formüllerle ekmek türlerinin sayamayacağımız oranda artışı olmuştur.
